Have an account?

DNA MUCİZESİ EVRİM TEORİSİNİ NASIL GEÇERSİZ KILIYOR?

Evrim teorisi moleküler düzeyde önemli bir açmazdadır. Canlılığın kökeni konusu, evrim teorisi açısından paleontoloji, jeoloji, antropoloji gibi bilim dallarında olduğu gibi çok büyük bir sorundur. Üstelik evrimcilerin sorunu yalnızca amino asit, protein gibi canlılığın yapı taşları ile sınırlı değildir. Bunların da ötesinde asıl açmaz, canlı hücresinin olağanüstü kompleks yapısındadır. Çünkü hücre, amino asit yapılı proteinlerden oluşmuş bir yığın değil, insanoğlunun şimdiye kadar karşılaştığı en kompleks sistemlerden biridir.

Darwinistlerin çıkmazı, evrim teorisini ayakta tutmak adına arkasında durdukları varsayımlardan kaynaklanır. Darwinistlere göre ilk canlı mutlaka ilkel olmak zorundadır ve doğru kimyasallar biraraya getirildiğinde hayat tesadüfen, kendiliğinden ortaya çıkabilmelidir. İşte bu batıl inançlar, Darwinistleri, "volkanik gazlar ve şimşekler DNA'yı ve sonra da hayatı meydana getirdi!" gibi bir masala inanmak zorunda bırakmıştır. Darwinistlere göre en ileri teknoloji, en gelişmiş laboratuvar ve yüzyılların bilgi birikimi ile dahi bir benzeri yapılamamış canlı hücrelerin milyonlarcası, tesadüf eseri biraraya gelerek son derece hayati sorumluluklar taşıyan organları inşa etmişlerdir. Üstelik bu organlar da kusursuz bir koordinasyon içinde çalışarak insan vücudunu oluşturmuş ve kendi kendilerine onu canlı tutma sorumluluğu kazanmışlardır. Bu Darwinist hikayelerin bilimsel bir desteği olmadığı gibi, akıl ve mantıkla da açıkça çelişmektedir. Kendisi de evrimci olan Fransız bilim adamı Pierre Paul Grasse, içinde bulundukları çıkmaza şöyle dikkat çekmektedir:

... bazı insanlar taraflı oldukları için kasten gerçekleri görmezden gelirler ve kendi inançlarının yetersizliklerini ve yanlışlığını inkar ederler. . Pierre-Paul de Grasse, Evolution of Living Organisms, 1977, s. 8

İngiltere Salford Üniversitesi'nden Doç. L. R. Croft How Life Began (Hayat Nasıl Başladı) adlı kitabında, evrimcilerin teorinin içinde bulunduğu açmazı nasıl önemsemediklerine şöyle değinmektedir:

En temel sorulardan biri olan hayatın kökeni, evrimci sorgulamaların asıl çıkış noktasıdır. Fakat yine de evrimciler bu soruya yeteri kadar önem vermezler... hayatın kökeni konusu üzerinde pek durulmamıştır. Darwin'in kendisi de bu konuyu hafife almıştır... L. R. Croft, How Life Began, Evangelical Press, İngiltere, 1988, s. 34

Darwinistler, moleküler düzeyde gerçekleştiği iddia edilen sözde evrimsel oluşumlardan hiçbirisini ispatlayabilmiş değildir. Bilimin ilerlemesi ise bu sorulara cevap üretmek bir yana, soruları evrimciler açısından daha da kompleks ve içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Yapı ve özellikleriyle DNA gibi bir molekülün, evrimcilerin öne sürdüğü gibi rastlantılar sonucu oluşmasının ne derece mantık dışı olduğunu, ilerleyen satırlarda bilim adamlarının açıklamalarında ve bizzat evrimcilerin itiraflarında göreceğiz.