Böylelikle hücre ikiye bölünmüş olur. Bölünmeler ta ki anne karnında bir bebeğin meydana gelmesine dek sürer. Bu işlem o kadar çok tekrarlanır ki, ilk hücrenin, embriyo haline gelene kadar trilyonlarca kez bölünmesi gerekir.
Yumurta hücresi, 150 mikron (bir mikron milimetrenin binde biridir) büyüklüğünde bir yapıdır. (solda) Yumurta ile spermin birleşmesiyle meydana gelen hücrenin, insan görünümü alması için, milyonlarca kez bölünerek çoğalması gerekir.
Embriyonun tamamının gelişimi, her bir hücrenin diğer hücrelerden aldığı ve onlara gönderdiği mesajlar yoluyla koordinasyon içinde gerçekleşir. Hücrelerin ortaklaşa bir uyum içinde çalışabilmesi, genetik talimatlar doğrultusunda aralarında sürekli moleküler bir diyalog olmasından kaynaklanır. Söz konusu talimatlar, bebeğin genetik programı içinde anne-babadan gelen hücrelerin birleştiği ilk gün oluşur. Bundan sonra hücre her bölündüğünde ve yeni iki hücre oluşturduğunda tüm genlerin tıpatıp aynı kopyası çıkartılır ve her yeni hücreye iletilir. Bu nedenle vücudumuzdaki her hücre kesinlikle aynı genlere sahiptir ve genetik programın tümünü barındırır.
Vücudumuzdaki tüm hücreler bulundukları yer farklı olsa da (örneğin böbrek, karaciğer ya da kol) aynı bilgiyi taşır. Fakat farklı hücre türleri, aynı bilgi bankasının farklı bölümlerini kullanır ve onlar doğrultusunda farklı görevler gerçekleştirirler. Tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi bilginin orijinali, ana işlem merkezinden -DNA üzerinden- taşınmaz. Bunun yerine kopyaları çıkartılır ve kopyalar gerekli yerlere taşınır.
İnsan hücreleri, yapısal olarak farklılık gösterirler. Örneğin karaciğer hücreleri, kas hücreleri ve sinir hücreleri farklı şekillerde olmalarının yanı sıra, aynı zamanda farklı proteinler üretirler ve çok farklı biyokimyasal işlevler gerçekleştirirler. Fakat hepsinde döllenmiş yumurtadan kalıtım yoluyla aldıkları tek bir çeşit DNA bulunmaktadır. Ama her hücre bu DNA'daki genetik bilginin farklı bölgelerini kullanır. Eğer hücreler aynı genetik bilginin farklı bölgelerini kullanmasalar ve tek tip hücre olarak çoğalsalardı, o zaman insan oluşmazdı. İnsan sadece kemik yığını veya sadece deri kütlesi gibi bir varlık olabilirdi. Ancak Rahman ve Rahim olan Allah "Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık." (Tin Suresi, 4) ayetiyle de bildirdiği gibi, bizi, estetik, simetrik ve üstün özelliklere sahip bir canlı olarak yaratmıştır.