Bu işlemler insan bedenindeki 100 trilyon hücrenin her birinde, her gün ortalama 20.000 kez gerçekleşmektedir. Her enzim, ne zaman nerede bulunması gerektiğini, hangi aşamada müdahale etmesi gerektiğini bilmektedir. Her enzimin sırası bellidir. Her biri aralarındaki iş bölümüne, kusursuz bir koordinasyon içinde uyarlar. Bu sistemde en küçük bir kopukluk, eksiklik, erteleme olmaz. Aksi takdirde DNA işe yaramaz bir molekül yığını haline gelecek ve vücutta ciddi hasarlara yol açabilecektir.
DNA enzimleri, evrimcilerin tesadüfen ve aşamalarla oluşum iddialarını, tamamen ortadan kaldıran yaratılış örneklerinden biridir. Çünkü DNA'nın kopyalanabilmek için bu enzimlere ihtiyacı vardır. Ancak söz konusu enzimleri oluşturan bilgiler de DNA'da saklıdır. Dolayısıyla enzimlerin meydana gelmeleri için DNA'nın, DNA'nın varlığını sürdürebilmesi için de enzimlerin varlığı şarttır. Henüz herhangi birinin oluşumunu açıklayamamış olan evrim teorisi için, iki kompleks yapının aynı anda ortaya çıkması şartı çok daha büyük bir problemdir.
Evrimcilerin içine düştükleri bu çaresizlik, evrimci bilim adamları Fred Hoyle ve Chandra Wickramansinghe tarafından şöyle itiraf edilmektedir:
… Hayat tesadüfi bir başlangıca sahip olamaz. Evrende var olan bütün maymunları birer daktilonun başına oturtsanız ve bu maymunlar rastgele daktilonun tuşlarına bassalar, bu maymunlardan birisinin bile Shakespeare'in bir çalışmasını oluşturmaları kesinlikle imkansızdır. Hatta pratikte yanlış denemelerin konması için gereken çöp kutularının yetmemesi sebebinden dolayı da bu imkansızdır. Aynısı canlı maddeler için de doğrudur. Hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı için, 1 sayısının yanına 40.000 sıfır koyun. İşte hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı bu sayıda bir ihtimaldir… Eğer insan, sosyal inançlarından dolayı veya "Bilimin evrime nanması gerekir." şeklindeki eğiliminden dolayı ön yargılı hale gelmemişse, bu basit hesap Darwin'i ve tüm teoriyi gömmek için yeterli derecede olanaksız bir sayıdır. Ne bu gezegende ne de bir başkasında, hiçbir ilkel çorba yoktu ve hayatın başlangıcı rastgele olmadığına göre, o zaman belli bir amaca yönelik bir aklın ürünüdür. Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, Simon & Schuster, New York, 1984, s. 148
Böylesine zor işleri yapan enzimler bilinç, akıl sahibi varlıklar değildir. Öyleyse karar alma, bunları uygulama, öngörü sahibi olma, karışıklıkları engelleme, kusursuz bir düzen için tedbirler alma, hata tespiti yapma, hataları düzeltme, onarma gibi bilinç ve akıl gerektiren fiilleri, bu şuursuz atom yığınları nasıl gerçekleştirmektedirler? Evrimcilerin ardına sığındıkları "tesadüf" kavramı, böylesine kompleks bir mekanizma karşısında tüm anlamını yitirir. Dolayısıyla, kör tesadüfler canlılığın kökeni ile ilgili kesinlikle bilimsel bir cevap niteliği taşımazlar. Akıl ve vicdan sahibi herkes, kör ve şuursuz tesadüflerin eseri olarak böylesine bilinçli, planlı işlemlerin birbiri ardınca gerçekleşemeyeceğini, kusursuzluk içinde yapılamayacağını kabul eder. Kuran'da, Allah'ın varlığını inkar edenlerin gerçekler karşısındaki dirençleri şöyle bildirilmektedir:
Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen getir, yine de biz sana inanacak değiliz" dediler. (Araf Suresi, 132)
DNA'nın hem üretimini sağlayan hem de yapısını denetleyen enzimler, DNA'da kayıtlı olan bilgilere göre, DNA'nın emir ve kontrolünde üretilmiş proteinlerdir. Ortada iç içe geçmiş öyle muhteşem bir sistem vardır ki, böyle bir sistemin kademe kademe tesadüf eseri meydana gelmesi, hiçbir şekilde mümkün değildir. Çünkü enzimin olması için DNA'nın olması, DNA'nın olması için de enzimin olması gerekir.
Açık bir gerçektir ki, bu sistemin tüm unsurları ile eksiksiz bir biçimde bir anda "oluşmuş" olması gerekmektedir. Bunun anlamı da yaratılmış olmasıdır. İnsanların kavramakta, okurken bile takip etmekte zorluk çektiği bu işlemler, Allah'ın dilemesiyle, şuursuz atomların her an kolaylıkla ve başarıyla yerine getirdiği görevlerdir. Allah Kuran'da şöyle buyurur:
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır. O, çok bağışlayandır, çok sevendir. Arşın sahibidir; Mecid (pek Yüce)dir. Her dilediğini yapıp-gerçekleştirendir. (Buruc Suresi, 13-16)